MEB öğretmen adaylarını rahatlatmak için mülakatı tekrar değerlendirmeli
Öğretmen adayları mülakata karşı oldukları için Ankara'da bir araya gelerek yağmur altında eylem yapmışlardı. Adaylar mülakatta esneme beklerden adeta göze parmak sokarcasına mülakatın etkisi daha da arttırıldı.
Bu çerçevede, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin her ortamda öğretmen seçiminin önemli olduğundan bahsederek mülakattan vazgeçilmeyeceğini belirtmişti. Mülakattan vazgeçilmemesi anlaşılabilir ama etkisinin bu kadar olmasının izahı biraz zor.
Gelinen noktada mülakatın sınav sonucunda etkisi KPSS puanı ile eşitlendi. Denilebilir ki Yönetmeliğin önceki halinde tek belirleyici mülakattı. Evet doğru ama uygulama öyle değildi ve KPSS'den çok yüksek puan alan adaylar kolyaca elenemiyordu.
Yusuf Tekin'den önceki Milli Eğitim Bakanı olan Mahmut Özer, KPSS puanının etkisini uygulamada göstererek mülakat sınavında verilen puanların KPSS puanına yakın olmasını sağlamıştı. Daha açık ifade ile KPSS'den 95 puan alan bir adaya sözlü sınavda 90-95 aralığında puan verilir hale gelmişti.
Bu uygulama öğretmen adaylarını büyük oranda rahatlatmıştı. Hatta Mahmut Özer mülakatın kaldırılacağını ifade etmişti. "Kamuda mülakatların kaldırılacağı açıklandı, bundan sonra öğretmenler neye göre alınacak?" sorusu üzerine Özer, şunları anlatmıştı:
"Mülakat olmayacak artık KPSS puanına göre çok hızlı şekilde atamasını gerçekleştireceğiz. Nasıl engelli öğretmenleri 1 hafta içerisinde atadıysak, dolayısıyla 1 hafta 10 gün içerisinde öğretmen ataması gerçekleşecek. Yani tek kriter KPSS olacak."
Her iki Bakan'da AK Parti iktidarının bakanı. Birisi mülakatın kaldırılacağını açıklarken diğeri mülakatın etkisini daha da arttırıyor.
Haklı olarak öğretmen adayları bu duruma tepki gösteriyor.
Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları
Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik'in mülakatı düzenleyen 11 inci maddesinde; "
(1) Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları şunlardır:
a) Eğitim bilimleri ve genel kültür: %20,
b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü: %20,
c) İletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti: %20,
ç) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı: %20,
d) Topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri: %20." ifadelerine yer verilmiştir.
Yönetmeliğin Sözlü sınavı düzenleyen 12 nci maddesinde ise; " (1) KPSS sonucunda her alan için oluşan puan sıralamasına göre en yüksek puan alandan başlamak üzere, alanlar için belirlenen kontenjan sayısının üç katı aday sözlü sınava çağrılır. Son sıradaki adayla aynı puana sahip olan adaylar da sözlü sınava çağrılır.
(2) Sözlü sınav, Bakanlıkça sözlü sınav komisyonu oluşturulması öngörülen sözlü sınav merkezlerinde yapılır.
(3) Sözlü sınava girmek isteyenler, tercihleri de dikkate alınarak belirlenen sözlü sınav merkezlerinden birinde sözlü sınava alınır.
(4) Sözleşmeli öğretmenliğe atama için yapılacak sözlü sınava katılmaya hak kazanan adaylar, sözlü sınav komisyonunca yüz tam puan üzerinden değerlendirilir. Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlar başarılı sayılır ve sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere tercih yapma hakkına sahip olur.
(5) Sözlü sınav başarı puanı KPSS puanının %50’si ile sözlü sınavdan alınan puanın %50’si alınarak belirlenir." ifadelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen Yönetmelik hükümleri incelendiğinde sözlü/mülakat sınavının bünyesinde çok fazla subjektif unsurun olduğu görülecektir.
Bunun yanında Yönetmelikte teknik hata olduğunu da söyleyebiliriz. Yönetmelikte sözlü sınav başarı puanının KPSS puanının %50’si ile sözlü sınavdan alınan puanın %50’si alınarak belirleneceği belirtiliyor. Halbuki bunun adı başarı puanıdır. Yani sözlü başarı puanı KPSS puanı ilave edilerek belirlenemez. Bunun adı sözlü başarı puanı değil, başarı puanıdır ve müstakil bir madde olması gerekirdi.
Sayın Bakanın konuyu yeniden değerlendirmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz. Aksi takdirde uygulama ciddi sorunlar çıkacaktır. Bizden hatırlatması.