• Haberler
  • Emekli
  • İş akdinin emeklilikle sonlandırılması sırasındaki ek ödemeden gelir vergisi kesilebilir mi?

İş akdinin emeklilikle sonlandırılması sırasındaki ek ödemeden gelir vergisi kesilebilir mi?

İş akdinin emeklilikle sonlandırılması sırasında işveren tarafından yapılan ek ödeme üzerinden uygulanan gelir vergisi kesintisinin iadesi talebi konusuna son noktayı AYM koydu

  • 158

**Anayasa Mahkemesi'nden Önemli Karar: İş Akdi Sonlandırma Ödemesinde Vergi İadesi Talebi Reddedildi**

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, iş akdinin emeklilik nedeniyle sonlandırılmasında işveren tarafından yapılan ek ödeme üzerinden uygulanan gelir vergisi kesintisinin iadesine ilişkin talebi reddetti. 

Başvuru, özel bir bankada çalışan E.A. tarafından yapıldı. Emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin sona erdirilmesi üzerine işveren, E.A.'ya brüt 56.231,84 TL ihbar tazminatı ve son net aylık ücretinin on katı tutarında brüt 297.300,55 TL ödeme yapmıştı. İşveren, bu ödemeden 2016 Nisan dönemi itibarıyla gelir vergisi kesintisi yaparak vergi dairesine beyan etti. Ancak E.A., iş akdinin feshi nedeniyle yapılan ödemenin iş güvencesi tazminatı niteliğinde olduğunu ve gelir vergisinden müstesna olduğunu belirterek vergi iadesi talebinde bulundu.

Başvurucu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince ilgili vergi dairesine vergi hatası düzeltme başvurusunda bulundu. Ancak bu başvuruya cevap alamayan E.A., Gelir İdaresi Başkanlığı'na şikâyet yoluyla başvurdu. Şikâyet müracaatına da cevap gelmedi.

Bu durum üzerine E.A., İstanbul 3. Vergi Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme, işveren ve başvurucudan bilgi istedi ve yapılan ödemenin mahiyetini ortaya koyacak bilgileri talep etti. Mahkeme, dava sonucunda ek ödeme üzerinden yapılan gelir vergi kesintisinin iadesine karar verirken, ihbar tazminatından kaynaklı vergi kesintisine ilişkin talebi reddetti.

Davalı idare, mahkemenin kararını temyiz etti. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi, davalı idarenin istinaf başvurusunu kabul ederek, başvurucuya yapılan ödemenin ücret niteliğinde olduğunu ve bu tutar üzerinden kesinti yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna vardı.

Anayasa Mahkemesi, başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını değerlendirdi. Mahkeme, işveren tarafından yapılan ödemenin ücret olarak nitelendirilmesi gerektiği yönündeki yerleşik içtihada aykırı bir durumun bulunmadığına hükmetti. Bu nedenle başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu değerlendirildi ve başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verildi.

 

Söz konusu karar:

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, iş akdinin emeklilikle sonlandırılması sırasında işveren tarafından yapılan ek ödeme üzerinden uygulanan gelir vergisi kesintisinin iadesine karar verilmesi talebiyle açılan davanın lehe kararlara rağmen reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, özel bir bankada çalışmaktayken emeklilik nedeniyle iş sözleşmesi 30/4/2016 tarihinde sona ermiştir. İşveren, başvurucuya kıdem tazminatına ek olarak brüt 56.231,84 TL ihbar tazminatı ve son net aylık ücretinin yaklaşık on katı tutarında brüt 297.300,55 TL ödeme yapmıştır. İşveren, söz konusu ödemeden 2016 Nisan dönemi itibarıyla gelir vergisi kesintisi yaparak vergi dairesine beyan etmiştir.

3. Başvurucu 28/5/2018 tarihli dilekçeyle 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 122. maddesi uyarınca ilgili vergi dairesi müdürlüğüne vergi hatası düzeltme başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu; iş akdinin feshi nedeniyle tarafına yapılan ödemenin 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. ve 94. maddeleri gereğince iş güvencesi tazminatı niteliğini taşıdığını, ücret niteliğinde olmadığını, gelir vergisinden müstesna olduğunu ve bu nedenle ödenen verginin iadesinin gerektiğini belirtmiştir. Düzeltme talebine herhangi bir cevap verilmemesi üzerine başvurucu 213 sayılı Kanun'un 124. maddesi uyarınca Gelir İdaresi Başkanlığına 17/7/2018 tarihinde şikâyet yoluyla müracaat etmiştir. Şikâyet müracaatına karşı herhangi bir cevap verilmemiştir.

4. Başvurucu 2/10/2018 tarihinde İstanbul 3. Vergi Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Dava dilekçesinde, hiçbir şarta bağlı olmaksızın iyi niyet çerçevesinde yapılan ödemenin ücret niteliği taşımadığı dolayısıyla gelir vergisine tabi olmadığı ileri sürülmüş, hatalı olarak yapılan gelir vergisi kesintisine karşı yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile yapılan kesintinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi talep edilmiştir.

5. Mahkeme öncelikle, ara kararlarıyla işverenden ve başvurucudan bilgiler istemiştir. Bu kapsamda, taraflar arasında ikale sözleşmesi yapılıp yapılmadığı başta olmak üzere söz konusu ödemenin mahiyetini ortaya koyacak bilgilerin sunulması istenmiştir. İşveren ve başvurucu ara kararına verdikleri cevapta taraflar arasında ikale sözleşmesi bulunmadığını beyan etmişlerdir. Mahkeme 26/4/2019 tarihinde davanın kısmen kabulüne, ek ödeme üzerinden yapılan gelir vergi kesintisinin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte başvurucuya iadesine karar vermiştir. Mahkeme ihbar tazminatından kaynaklı vergi kesintisine ilişkin talebin ise reddine karar vermiştir. Gerekçenin kabule ilişkin kısmında iş akdi sona eren çalışana yapılan ödemenin hizmet karşılığında yapılması söz konusu olamayacağından ücret olarak nitelendirilemeyeceği, dolayısıyla ücret niteliği taşımayan ödemenin hangi ad altında yapıldığının da vergisel açıdan bir önemi bulunmadığından gelir vergisine tabi olmadığı belirtilmiştir.

6. Davacı, ret ile ilgili kısım yönünden istinaf talebinde bulunmamıştır. Davalı idare, kabulle ilgili kısım için istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde öncelikle 18/1/2019 tarihli ve 7162 sayılı Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 4. maddesiyle yapılan düzenlemeye dikkat çekilmiş ve dava konusu ödemenin içeriğinin ikale sözleşmesi kapsamında ödenen işsizlik ödemesi niteliğinde olmadığından anılan yasal değişiklik kapsamında olmadığı vurgulanmıştır. Dilekçede, ödemenin ikale ödemesiymiş gibi kabul edilerek üzerinden kesilen verginin iadesine hükmedilmesi yönünde verilen kararın hatalı olduğu belirtilmiştir. Yapılan ödemenin emekli ikramiyesi niteliğinde olduğu ve istisna tutarını aşan kısmın gelir vergisi tevkifatına tabi bulunduğu ifade edilmiştir. İstinaf dilekçesi ekinde işverenin vergi dairesine gönderdiği 18/6/2018 tarihli yazıya da yer verilmiştir. Söz konusu yazıda başvurucu ile ikale sözleşmesi imzalanmadığı, emekli olarak ayrılan başvurucuya kıdem tazminatı, ile bunun dışında ek ödemeler yapıldığı ifade edilmiştir. Kıdem tazminatının istisna kapsamında olması nedeniyle gelir vergisi hesaplanmadığı, diğer ödemeler için ise gelir vergisi kesintisi uygulanarak vergi dairesine ilgili dönem beyan edildiği belirtilmiştir.

7. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 5/12/2019 tarihinde davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kabulle ilgili kısmının kaldırılmasına ve davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararda, işveren tarafından ara kararına verilen, başvurucu ile ikale sözleşmesi imzalanmadığı ve dava konusu brüt 297.300,55 TL tutarlı ek ödemenin davacının emeklilik istemi üzerine ödendiği yönündeki cevaba dikkat çekilerek ek ödemenin, kıdem tazminatı mahiyetinde bir ödeme olamayacağı gibi emeklilik nedeniyle işten ayrılan bir kişinin işsiz kaldığından bahsedilemeyeceğinden işsizlik sebebiyle yapılan bir tazminat ödemesi veya yardım da sayılamayacağı ifade edilmiştir. Buna göre yasal olarak vergiden istisna edilmemiş olan dava konusu ödemenin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde bahsi geçen ücret niteliği taşıyan ödemelerden olduğu ve dolayısıyla ücret olarak vergilendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

8. Nihai hüküm 2/2/2020 tarihinde tebliğ edildikten sonra 24/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, başvuru formunda çalışma ve sözleşme hürriyeti başlığı altında, brüt 353.532,29 TL tutarlı ödemenin işveren tarafından hiçbir yasal zorunluluk olmadan ve işsizliğe dayalı olarak ikale sözleşmesi kapsamında yapıldığını dolayısıyla ücret niteliğinde olmayan söz konusu ödemenin gelir vergisine tabi olmadığını iddia etmiştir. Başvurucu söz konusu ödemenin gelir vergisi konusuna girdiği kabul edilse de istisna kapsamında olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu eşitlik ilkesi başlığı altında ise benzer konudaki bazı lehe mahkeme kararlarına yer vererek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Somut olayda başvurucunun, tarafına yapılan ek ödemeye yönelik Bölge İdare Mahkemesi yorumunun hatalı olduğundan ve yerleşik içtihada aykırı karar verilmesi nedeniyle haksız şekilde davasının reddedilmesinden şikâyet ettiği anlaşılmıştır. Başvurucunun açık bir mülkiyet hakkı şikâyeti bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Suna Çapraz Keskin, B. No: 2020/15723, 15/3/2022, § 25) .

11. Başvurucu, emeklilik hakkı nedeniyle işten ayrılması üzerine tarafına yapılan ödemeden kesilen gelir vergisinin, bu ödemenin gelir vergisine tabi olmadığını belirterek iadesi için düzeltme ve şikâyet yoluna müracaat etmiştir. İdari başvurudan sonuç elde edemeyen başvurucunun açtığı davada Mahkeme, başvurucuya yasal bir zorunluluk olmaksızın yapılan ödemenin ücret niteliğinde olmadığı ve 193 sayılı Kanun'un 25. maddesi uyarınca gelir vergisinden müstesna tutulması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline ve ek ödeme üzerinden yapılan gelir vergi kesintisinin iadesine arar vermiştir(bkz. § 5). İstinaf başvurusunu inceleyen Bölge İdare Mahkemesi ise başvurucuya yapılan ödemenin mevzuat uyarınca ücret olarak değerlendirilmesinde ve bu tutar üzerinden kesinti yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna vararak davayı reddetmiştir (bkz. § 7).

12. Hangi ödemenin ücret niteliğinde olduğunu tespit etmek, hukuk kurallarını öncelikle yorumlamak yetkisini haiz olan derece mahkemelerinin yetkisindedir. Anayasa Mahkemesinin görevi derece mahkemesinin yorumlarının açıkça keyfî veya bariz takdir hatası içerecek nitelikte olup olmadığını incelemekten ibarettir.

13. 193 sayılı Kanun'un 61. maddesinde ücretin tanımı yapılarak hangi ödemelerin ücret sayılacağı belirtilmiş, aynı Kanun'un 94. maddesinde de hizmet erbabına ödenen ücretlerden vergi tevkifatı yapılacağı düzenlenmiştir. Bölge İdare Mahkemesi de öncelikle, başvurucu ile işvereni arasında ikale sözleşmesi bulunmadığı hususunda ara kararına verilen cevaba dikkat çekmiş ve ardından emekli gün sayısını doldurduğu için kendi isteğiyle iş sözleşmesini sona erdiren başvurucunun işsiz kalması ve bunun neticesinde de işverene karşı işe iade davası açma olanağının bulunmaması nedeniyle yapılan ödemenin iş güvencesi amacıyla ödenen bir tazminat olmadığı tespitinde bulunmuştur. Bölge İdare Mahkemesine göre başvurucuya yapılan ödeme ücret olup açıkça istisna olarak da düzenlenmediğinden söz konusu meblağdan vergi tevkifatı yapılmalıdır. Bölge İdare Mahkemesinin bu değerlendirmesinin açıkça keyfîlik veya bariz takdir hatası içerdiği söylenemez (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Suna Çapraz Keskin, B. No: 2020/15723, 15/3/2022, § 33). Bu bağlamda ortada ikale sözleşmesi bulunmaması nedeniyle başvurucuya yapılan ödemenin 7162 sayılı Kanun'un 4. maddesiyle getirilen düzenleme kapsamında görülmemesinde de açıkça keyfîlik veya bariz takdir hatası bulunduğu söylenemez.

14. Başvurucu ayrıca, Bölge İdare Mahkemesinin emsal kararlara aykırı karar verdiğini ileri sürmüş ise de olayda Bölge İdare Mahkemesinin davayı reddetmesinin temelinde ortada ikale sözleşmesi bulunmaması ve işsizlik tazminatı mahiyetinde kabul edilmemesinden kaynaklı olarak söz konusu ödemenin ücret olarak sayılması gerektiği kabulü bulunmaktadır. Eldeki başvuruda Bölge İdare Mahkemesinin olaydaki ödemenin ücret niteliğinde olduğu yorumu açıkça keyfîlik veya bariz takdir hatası içermediği gibi başvurucu tarafından da bu yorumun yerleşik içtihattan saptığı ya da derinleşmiş ve süregelen bir nitelik kazanan içtihat farklılığına dayandığı gösterilebilmiş değildir. Bu nedenle başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Suna Çapraz Keskin, §§ 34-41).

15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 14/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Bakmadan Geçme