Hafızamızı tazeleyelim… Gazze, yıllardır ateşin ortasında yanıyor. 7 Ekim 2023’ten beri süren çatışmalarda, güney İsrail’e yapılan Hamas saldırısında yaklaşık 1.200 kişi hayatını kaybetti, 251 kişi rehin alındı. İsrail’in karşılık bombardımanlarında ise 67 binin üzerinde ölü, binlerce yaralı ve yıkılmış binalar var. Bir adım öteye gidersek… Gazze’nin El Remal mahallesi, yıkık meclis binaları ve enkazlarla dolu; buradan geçerken insan, tarihin ağırlığını omuzlarında hissediyor.
Tam da bu noktada… ABD Başkanı Donald Trump’ın ortaya koyduğu 20 maddelik barış planı gündeme geldi. Planın temel amacı basit: rehineleri serbest bırakmak ve İsrail’in Gazze’den çekilmesini sağlamak. Ancak… işler öyle kolay değil. İlk aşama, rehinelerin kurtarılması; ikinci aşama, İsrail’in “sarı hatta” kadar çekilmesi. Trump’ın mesajı net: “Hamas Gazze’de iktidarda kalmakta ısrar ederse, tamamen yok edilecek.”
Bir başka ifadeyle… sahadaki durum hâlâ kaotik. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, CBS News’e yaptığı açıklamada, rehinelerin serbest bırakılabilmesi için İsrail saldırılarının durması gerektiğini vurguluyor. Trump ise sosyal medya üzerinden İsrail’e bombardımanı durdur çağrısı yaptı. Ancak… Gazze’den gelen haberler, Pazar günü de saldırıların sürdüğünü gösteriyor. En az 65 yeni ölüm haberi var, yüz binlerce insan hâlâ evsiz ve yerinden edilmiş durumda.
Bu noktada bir parantez açalım: Netanyahu, İsrail’in rehineleri serbest bırakacağını “önümüzdeki günlerde” açıklamayı umuyor. Trump ve Netanyahu’nun Beyaz Saray’daki görüşmesinde kabul edilen plan, Hamas’a iletilmiş durumda. Ancak Hamas, silahsızlanma ve yönetimde rol oynamama maddelerine resmi bir yanıt vermedi. Dolayısıyla… Gazze’deki geleceğin şekillenmesi, Mısır’da pazartesi günü başlayacak dolaylı müzakerelere bağlı.
Hafıza tazeleyelim… Bu görüşmelere ABD özel temsilcisi Steve Witkoff, Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman El Sani ve arabulucu olarak Türkiye katılıyor. Filistinli yetkililer, Hamas’ı kilit konuları masaya bırakmaya ikna etmede bu aktörlerin önemli rol oynadığını belirtiyor. Araya girip yazmalıyım: kilit konular, silahsızlanma ve Gazze yönetimi.
Ancak bazı konular hâlâ belirsiz. Filistinliler arasında tepki karışık; umuttan derin bir şüpheye uzanan duygular var. Bazıları Hamas’ın bir tuzağa düştüğünden ve İsrail’in rehineleri geri alıp savaşı yeniden başlatacağından endişeli. Diğerleri ise iki yıllık çatışmayı sona erdirme fırsatı olarak görüyor. Trump’ın açıklamaları, Hamas’ın plana “evet” demesini ve İsrail’in çekilmesini öngörüyor. Ama herkes ikna olmuş değil.
Bir anekdot aktarmalıyım… Trump, Beyaz Saray’daki görüşmede Erdoğan’a, “Senin için çok şey yaptım, sıra sende” demiş. Erdoğan da, “Adil ve kalıcı barış için katkı sunacağız” yanıtını vermiş. Ama içeride farklı sesler var. Fatih Erbakan planı “şeytani” buluyor; Ahmet Davutoğlu “zillet” diyor. CHP ise pragmatik: “Kötü barış bile savaştan iyidir.”
Araya girip size birini tanıştırmalıyım: ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörü Dr. Oytun Orhan. Ona göre, planın olumlu yanları Türkiye açısından çok net: İsrail’in işgali sona eriyor, askerler çekiliyor, insani yardımlar ve yeniden inşa süreci başlıyor, rehineler karşılıklı serbest bırakılıyor. Ancak… uygulamada belirsizlik büyük. Net bir yol haritası yok ve şartlar değişebilir.
Bir başka açıdan bakarsak… planın maddeleri, Türkiye’nin Hamas’ı tamamen yok saymadan Gazze’ye yaklaşma stratejisiyle uyumlu. Hamas, Gazze’de toplumsal bir gerçek ve Türkiye, örgütün tamamen silinmesini istemiyor. Ayrıca, Trump’ın önerdiği Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) ve Barış Kurulu’nun içeriği, Türkiye’nin güvenlik ve diplomasi çıkarlarıyla doğrudan ilgili.
Baksanıza… planın uygulanması, Türkiye-İsrail ilişkilerini de etkileyecek. Gazze’de ateşkes sağlanırsa, Suriye başta olmak üzere bölgesel meselelerde diplomatik çözüm olanağı artacak. Dolayısıyla, plan sadece Filistin için değil, tüm bölge için kritik bir dönemeç.
Ve işin kahve sohbeti kısmı: Hamas’ın resmi açıklaması, şartlı bir “evet” sunuyor. Trump’ın formülüyle: tutukluların serbest bırakılması evet, savaşın sona ermesi evet, yönetimin geçici komiteye devri evet. Amalar ise sonra gelir. Hamas, Trump’ın egosunu bile okşadı, onu övdü; dışarıdan bakınca bu durum biraz ironik, değil mi?
Sonuç olarak… Mısır’daki müzakereler, savaşın bitişini değil, yeniden başlamasını önleyebilir ve bir barış zeminini oluşturabilir. Trump, Netanyahu ve Hamas arasında süren bu karmaşık dans, tarihsel arka plan ve diplomatik dengeler ışığında değerlendirilmeli. Araya girip yazmalıyım: Gazze’de umut ve şüphe iç içe. Bir sonraki adımda herkes gözlerini Mısır’a çevirmiş durumda.
Hele… unutmayalım, yıkık binaların, enkazların ve ölümlerin gölgesinde, diplomasi sadece kağıt üzerinde değil, sahada da sınanıyor. Bu süreç, Filistin halkı için bir umut mu yoksa yeni bir hayal kırıklığı mı olacak, önümüzdeki günler gösterecek.