Berkant Şahin

Gazze'de ateşkes oyunu: Umut mu, illüzyon mu?

Berkant Şahin

Ortadoğu’da sahne hiç değişmiyor; sadece aktörler yenileniyor. Bugün konuşulan, “rehine-mahkûm takası” üzerinden yürütülen Gazze planı.

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, “Saldırılar sürerken rehineler bırakılmaz” diyor. Trump, 20 maddelik planını açıklıyor; Netanyahu kabul ediyor, Hamas kısmen onaylıyor. İlk aşama: rehinelerin serbest bırakılması. İkinci aşama: İsrail’in “sarı hat”a çekilmesi. Ama Hamas, silah bırakma şartına yanıt vermiyor.

Trump’ın Erdoğan’a söylediği cümle dikkat çekici: “Senin için çok şey yaptım, sıra sende.” Erdoğan destek veriyor: “Adil ve kalıcı barış için katkı sunacağız.” Ama içeride farklı sesler yükseliyor. Fatih Erbakan, planı “şeytani” buluyor; Davutoğlu “zillet” diyor. CHP ise “kötü barış bile savaştan iyidir” diyerek pragmatik bir yaklaşım sergiliyor.

Türkiye açısından tablo şöyle: ORSAM’dan Dr. Oytun Orhan, planın olumlu yanlarını sıralıyor: İsrail’in Gazze’yi ilhak etmeyecek olması, askerlerin geri çekilmesi, insani yardımların ulaştırılması, yeniden inşa sürecinin başlaması ve rehinelerin karşılıklı olarak serbest bırakılması… bunlar Ankara açısından olumlu gelişmeler. Ancak… asıl soru uygulamada ne olacağı. Planın teorideki uyumu, sahadaki gerçeklikle sınanacak.

Bir başka ifadeyle… Türkiye’nin önceliği, Gazze’deki çatışmaların sona erdirilmesi ve bölgeye istikrar sağlanması. Bununla bağlantılı olarak… Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi de planın başarısına bağlı. Farkında mısınız? Gazze’de ateşkes sağlanırsa, Suriye başta olmak üzere bölgedeki diğer meselelerde diplomatik çözüm olanakları artacak.

Araya girip anlatmalıyım: Ancak, Hamas’tan henüz resmi bir yanıt gelmedi. MİT Başkanı İbrahim Kalın, arabuluculuk için Katar’a gidiyor. Dolayısıyla planın uygulanabilirliği, sadece planın metniyle değil, sahadaki diplomatik ve askeri gelişmelerle de şekillenecek.

Dahası… plan, Türkiye’nin Gazze’de tamamen Hamas’tan arındırılmış bir yönetim görmeyi istemediği gerçeğiyle de örtüşmüyor. Türkiye, Hamas’ı Gazze’nin toplumsal gerçeği olarak kabul ediyor ve örgütün etkisinin tamamen silinmesini istemiyor. Bu nedenle… planın sürdürülebilirliği, Hamas’ın sahadaki rolüyle doğrudan ilişkili.

Buna ek olarak… ABD’nin önerdiği Uluslararası İstikrar Gücü (ISF), planın önemli bir bileşeni. Türkiye için bu yapının içeriği, kompozisyonu ve uygulanabilirliği kritik. Eğer güç başarılı olursa, bölgeye istikrar getirerek Türkiye’nin çıkarlarıyla uyumlu olabilir. Ancak… güvenlik yapılanması başarısız olursa, riskler Türkiye için artacak.

Sonuç olarak… Gazze planı hem umut hem risk taşıyor. Hadi başlayalım: Rehineler serbest bırakılacak mı, İsrail gerçekten çekilecek mi, Hamas silah bırakacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki günlerde netleşecek. Ancak… bu planın Türkiye için anlamı net: Öncelik çatışmaların sona erdirilmesi, insani durumun iyileştirilmesi ve bölgesel istikrarın sağlanması.

Ve sonra… planın uygulanabilirliği, Türkiye-İsrail ilişkilerini ve bölgedeki güç dengelerini doğrudan etkileyecek. Nitekim… Gazze’deki gelişmeler, sadece Filistin için değil, tüm bölge için kritik bir dönemeç. Kulak verelim: Bu süreç, diplomasinin ve stratejik hamlelerin sınandığı bir sınav niteliğinde.

Yazarın Diğer Yazıları