AYM'den işyeri bilgisayarından izinsiz elde edilen belgelerle ilgili kritik karar

Anayasa Mahkemesi kişisel başvuru kapsamında verdiği kararda İşyeri bilgisayarından izinsiz elde edilen resimlerin işe iade davasında dosyaya sunulması ve bu deliller gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edilip edilmediğine ilişkin kritik bir karara imza attı. Kararın tamamına aşağıda yer verilmiştir.

  • 294

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, başvurucunun işyeri bilgisayarından izinsiz elde edilen resimlerin işe iade davasında dosyaya sunulması ve bu deliller gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu özel bir şirkette (İşveren) gayrimenkul değerlendirme uzmanı olarak görev yapmaktadır. İşveren 19/9/2017 tarihli fesih bildirimiyle 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin ikinci fıkrasının (II) numaralı bendinin (h) ve (e) alt bentleri uyarınca başvurucunun iş sözleşmesini feshetmiştir. Fesih bildiriminde "... yöneticileriniz tarafından defalarca sözlü olarak uyarılmanıza rağmen uyarıları dikkate almaksızın tarafınıza verilen işleri, rapor teslim sürelerinin açık ve yazılı olarak belirtilmesine rağmen sektördeki tecrübeniz uyarınca ve faaliyet gösteren sektörün getirmiş olduğu ... Tecrübe ve ilginize dayanarak bu hususun uygun davranmanıza rağmen talep edilen sürede yapmadığınız ve yapmamakta ısrar ettiğiniz tespit edilmiştir. Verilen işleri yapmamakta gösterdiğiniz ısrar süresince defalarca rapor alarak işyerine gelmemeniz bu konuda ki ısrarlı tutumunuzun açık birer göstergesidir. Talep edilen işleri verilen süre içinde yapmamanız üzerine daha önce defalarca yapılan sözlü uyarılardan sonra 11.09.2017 tarihinde yazılı olarak tarafınızdan savunma talep edilip makul süre verilmiştir. 13.09.2017 tarihli savunması yeterli bulunmamıştır. Herhangi bir açıklama yapılmaksızın konuya ilişkin ısrarınız devam etmiş bulunmaktadır. Tarafınızca sunulan savunma yazısının hemen ertesinde rapor alarak işyerine gelmediğiniz, doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan bir davranış tarzı ile sosyal medyada Bodrum dan paylaşılmış fotoğraflarınızın yayınlanması verilen işlerin ısrarlı bir biçimde süresi içinde yapılmaması kötüniyetli olarak hareket ettiğiniz doğruluk dürüstlük ve bağlılıkla bağdaşmayacak hareketlerde bulunmanız..." ifadelerine yer verilmiştir.

3. Başvurucu 12/10/2017 tarihinde İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesinde (Mahkeme) işe iade istemiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; iş akdinin haklı sebebe dayanılmaksızın feshedildiğini, feshin dayanağı olan olay ve olguların gerçekle bağdaşmadığını, fesih gerekçesinin bir raporun vaktinde verilmemesi ile sağlık raporu alınması olduğunu belirtmiştir. Dilekçede ayrıca haklı feshe konu edilecek hâllerin kanunda sınırlı sayıda belirlendiği, ancak ihbar süresi üzerine 6 haftalık sürenin aşılması hâlinde sağlık raporu alınmasının işverene geçerli nedenle fesih hakkı verdiği, birkaç günlük raporun feshe gerekçe oluşturamayacağı, işverenin kötü niyetli davranarak ve psikolojik taciz uygulayarak uyuşmazlık konusu feshi gerçekleştirdiği ifade edilmiştir.

4. İşveren cevap dilekçesinde; başvurucunun İşverenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunu, kendisine verilen işin yapılmasından imtina etmek kastıyla sıkça rapor aldığını, rapor aldığı günlerde istirahat yerine şehir dışına tatile gittiğini, gerçeğe aykırı olarak rapor aldığının başvurucu tarafından ikrar edildiğini, bu gerekçe ile yapılan iş akdi feshinin haklı nedene dayandığını belirtmiştir. Başvurucunun şirket mailinden 21/6/2017 tarihinde attığı bir mail ile hasta olmamasına rağmen defalarca rapor alarak işe gelmediğini ikrar ettiği, rapor aldığı dönemde tatil planları yaptığı, ödeme kayıtlarının ve otel bilgilerinin aynı maillerle paylaşıldığı, işten ayrılmadan önce gayrimenkul değerlemesine ilişkin excel tablolarını şirket dışına aktardığı, böylelikle gizlilik sözleşmesine aykırı davrandığı ifade edilmiştir. Başvurucunun kendisine görevleri müteaddit kereler hatırlatılmasına rağmen İşverenin zararına sonuç doğuracak nitelikte ve süreklilik arz edecek şekilde kasten yapmamakta ısrar ettiği, Derindere raporunu eksik ve yetersiz teslim ederek müvekkil şirketin prestijini zedelediği, Bainbridge raporunu belirlenen sürede tamamlayamadığı ve buna benzer pek çok görevinde sorun yaşandığı vurgulanmıştır.

5. Mahkeme tarafından başvurucunun işe iade açısından hak kazanma koşullarının varlığının tespiti için bir insan kaynakları uzmanı bilirkişi tayin edilmiştir. 21/1/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tanık beyanları ve dosya kapsamındaki belgelerden başvurucunun raporlu olduğu dönemlerde şehir dışında bulunduğunun İşveren tarafından kanıtlandığı, İşveren için özel bir çalışma olan excel formatının şirket dışındaki üçüncü şahsa başvurucunun şirket mailinden gönderildiği, başvurucunun çalıştığı projelerde amirleri ile süre ve içerik açısından problemler yaşadığı belirtilmiştir.

6. Mahkeme 28/3/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda dosya kapsamından başvurucunun Beykoz Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinden 19/2/2016-20/2/2016 tarihleri arasında raporlu olduğu, iş bilgisayarındaki tatil resimlerinin 20/2/2016 tarihinde çekildiği, 5/3/2017 tarihinde şirkete ait mail adresinden şirketten daha önce ayrılmış bir müdüre şirkete ait değerleme bilgilerini gönderdiğinin anlaşıldığı belirtilmiştir. Başvurucunun imzasını taşıyan 16/6/2014 tarihli iş sözleşmesinin 9. maddesinde başvurucunun sır saklama yükümlülüğünün yer aldığı eki gizlilik sözleşmesinin bulunduğu, başvurucunun çalıştığı projeler kapsamında raporlama süreçlerinin zamanları ve rapor içerikleri ile ilgili olarak sorunların yaşandığı, amirlerinin verdiği sürelere geçirdiği hastalıklar ve içinde bulunduğu raporlu süreler nedeniyle uymadığının anlaşıldığı vurgulanmıştır. Ayrıca dinlenen tanıkların başvurucunun pek çok kez raporlu olmasına rağmen tatilde olduğunu beyan ettikleri, bazı maillerinde "rapor al al nereye kadar" şeklinde beyanlarda bulunduğu, hazırlaması gereken bazı raporlardaki gecikmeler nedeniyle müşterilerin şikâyetlerinin artış gösterdiği belirtilmiştir. Kararda ayrıca başvurucunun raporlu olduğu tarihlerde şehir dışında olduğunun kanıtlandığı, başvurucunun yazılı savunmasının usulüne uygun olarak alındığı ve savunma istemine karşı talimatlara riayet etmediği, 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin ikinci fıkrasının (II) numaralı bendinin (h) ve (e) alt bentleri uyarınca haklı nedenle derhâl fesih şartlarının oluştuğu ifade edilmiştir.

7. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 4/3/2020 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının objektif ve dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine, kararın dayandığı deliller, delillerin takdiri ve karar gerekçesine göre istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.

8. Başvurucu vekili, nihai hükmü 14/6/2020 tarihinde tebliğ aldıktan sonra 16/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu; iş akdinin feshinin haklı nedene dayanmadığını, işyerinde kullandığı bilgisayarındaki resimlerin silinmesine izin verilmeyerek işe iade davasında dosyaya sunulduğunu, dosyanın bu hâliyle bilirkişiye gönderilerek iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple olduğuna dair rapor düzenlendiğini belirterek özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken görüşte yer verilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi kararları ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun şikâyeti işyeri bilgisayarında elde edilen resimlerinin işe iade davasında delil olarak kullanıldığı iddiasına dayanmaktadır. Bu durumda başvurucunun işveren tarafından kendisine tahsis edilen bilgisayardaki resimlerinin kişisel veri kapsamında olduğu dikkate alındığında bu bilgilere erişilmesinin, bunların kullanılmasının ve işlenmesinin özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa Mahkemesi daha önce iletişim araçlarının işveren tarafından denetlenmesi kapsamındaki uyuşmazlıklarda derece mahkemeleri tarafından devletin pozitif yükümlülükleri bağlamında çıkarların dengelenmesi ve müdahalenin ölçülülüğünün irdelenmesi kapsamında gözetilmesi gereken hususları genel olarak belirlemiş; buna göre somut olayın koşullarına göre iş sözleşmelerinde kısıtlayıcı ve zorlayıcı düzenlemelerin ne şekilde belirlendiği, tarafların bu düzenlemeler hakkında bilgilendirilip bilgilendirilmediği, çalışanların temel haklarına yönelik müdahalede bulunulmasına neden olan meşru amacın müdahale ile ölçülü olup olmadığı, sözleşmenin feshinin çalışanların eylem ya da eylemsizlikleri karşısında makul ve orantılı bir işlem olup olmadığı hususlarının uyuşmazlığın çözümünde gözetilmesi gerektiğini tespit etmiştir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, § 50; E.Ü., [GK], B. No: 2016/13010, 17/9/2020, § 67; Samet Ayyıldız, B. No: 2018/34548, 28/12/2021, § 32).

14. Anayasa Mahkemesi E.Ü. ve Samet Ayyıldız kararlarında başvurucunun kurumsal e-posta hesabı ve İşveren tarafından tahsis edilen bilgisayarda yer alan WhatsApp içeriğinin işveren tarafından elde edilerek bu yazışmaların iş akdinin feshine dayanak yapılmasının özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını ihlal ettiğini ifade etmiştir. Kararda başvurucunun bilgisayarında yer alan iletişiminin içeriğine erişilmesini zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunun işveren tarafından açıklanmadığı, amaca ulaşılabilmesi bakımından tarafların şikâyet ve savunmalarının analizi, tanıkların dinlenilmesi, işyeri kayıtları ile yürütülen projelerin süreç ve sonuçlarının incelenmesi gibi araçlar da mevcut olduğu hâlde niçin mesaj içeriklerinin incelenmesinin zorunlu ve gerekli görüldüğünün işverence açık bir şekilde ortaya konulamadığı gibi derece mahkemeleri tarafından da somut olayın bu yönüyle tartışılmadığı belirtilmiştir (E.Ü., § 77; Samet Ayyıldız, § 43).

15. Başvuru konusu olayda başvurucu, bir özel şirkette gayrimenkul değerlendirme uzmanı olarak görev yapmaktadır. Başvurucu görevi için tahsis edilmiş bilgisayardaki fotoğrafların, yazışmalarının içeriklerinin dosyaya delil olarak sunulduğunu ve bunların dayanak yapılarak iş sözleşmesinin feshedildiğini iddia etmektedir.

16. Başvuru konusu olayda işverence feshedilen iş sözleşmesinin fesih bildiriminin başvurucunun "yöneticileri tarafından yapılan sözlü uyarılara rağmen kendisine verilen işleri rapor teslim süreleri içinde yapmamakta ısrar etmesi", "verilen işleri yapmamakta gösterdiği ısrar süresince defalarca rapor alarak işyerine gelmemesi ve bu konudaki ısrarlı tutumu", "talep edilen işlerin verilen sürede yapılmaması hakkında daha önce yapılan sözlü uyarılardan sonra 11.09.2017 tarihinde yazılı olarak savunma talep edilmesi, 13.09.2017 tarihinde verilen savunmanın yeterli bulunmamasına rağmen konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapmaması ve savunma yazısının hemen ertesinde rapor alarak işyerine gelmemesi" ile "sosyal medyada Bodrum'dan paylaşılmış fotoğraflarını yayınlaması" gibi hareketlerinin doğruluk, dürüstlük ve bağlılıkla bağdaşmayacak davranış tarzı olması ile verilen işlerin ısrarlı bir biçimde süresi içinde yapılmaması nedeniyle kötü niyetli olarak hareket ettiği gerekçesine dayandığı anlaşılmaktadır.

17. Mahkeme kararlarında başvurucu tarafından alınan raporlara, iş sözleşmesi ekindeki gizlilik sözleşmesine, tanık beyanlarına ve başvurucunun iş bilgisayarındaki bazı tatil resimleri ile şirkete ait mail adresinden şirkete ait değerleme bilgilerinin gönderildiğine yer verildiği görülmektedir. Mahkemenin bu kapsamda yaptığı değerlendirmeler sonunda başvurucunun çalıştığı projeler kapsamında raporlama süreçlerinin zamanları ve rapor içerikleri ile ilgili olarak sorunların yaşandığı, amirlerinin verdiği sürelere, geçirdiği hastalıklar ve içinde bulunduğu raporlu süreler nedeniyle uymadığının anlaşıldığı vurgulanmıştır. Kararda dinlenen tanık beyanlarında başvurunun pek çok kez raporu olmasına rağmen tatilde olduğunun beyan edildiği, bazı raporlardaki gecikmeler nedeniyle müşterilerin şikâyetlerinin artış gösterdiği, başvurucunun raporlu olduğu tarihlerde şehir dışında olduğunun kanıtlandığı, başvurucunun yazılı savunmasının usulüne uygun olarak alındığı ve savunma istemine karşı talimatlara riayet etmediği belirtilmiştir. Mahkeme 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin ikinci fıkrasının (II) numaralı bendinin (h) ve (e) alt bentleri uyarınca haklı nedenle derhâl fesih şartlarının oluştuğu sonucuna varmıştır.

18. Bu bağlamda fesih bildirimi ve mahkeme kararları incelendiğinde başvurucunun iş sözleşmesinin feshine ilişkin temel sebebin başvurucuya tahsis edilen bilgisayardaki resimlere dayanmadığı açıktır. Nitekim fesih bildiriminde söz konusu resimlere hiç değinilmediği gibi bildirimin başvurucunun sıklıkla rapor alması, amirleri tarafından yapılan uyarılara rağmen verilen işlere ilişkin raporları süresinde teslim etmemesi, savunma istemine karşı talimatlara riayet etmemesi, savunma yazısının hemen ertesinde rapor alarak işyerine gelmeyerek sosyal medyada Bodrum'dan fotoğraf paylaşması olduğu görülmektedir. Mahkeme kararında her ne kadar başvurucunun iş bilgisayarındaki bazı tatil resimleri ile şirkete ait mail adresinden şirkete ait değerlemelerin gönderildiği bilgisi ve bu delillerin kişisel veri olduğuna dair bir değerlendirmede bulunulmamışsa da kararın sadece bu tespitlere dayanmadığı, Mahkemenin yargılama sürecinde başvurucu tarafından alınan sağlık raporu, iş sözleşmesi ve tanık beyanları gibi diğer delilleri de toplayarak bir değerlendirme yaptığı ve başvurucunun iş sözleşmesinin fesih bildiriminin haklı nedene dayandığı sonucuna vardığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda mahkemelerin gerekçelerinin ilgili ve yeterli olduğu, tarafların iddiaları ve savunmaları gözetilerek, gerekli bütün deliller temin edilerek pozitif yükümlülüğü yerine getirerek bir yargılama yapıldığı söylenebilir.

19. Açıklanan gerekçelerle özel hukuk iş ilişkilerinden doğan uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemeleri tarafından yukarıda belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirildiği anlaşıldığından başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Bakmadan Geçme