Zamanın Kıymeti, İslam âlimlerinin vakit anlayışını modern okura taşıyor
İslam dünyasının önde gelen hadisçilerinden Abdulfettah Ebu Gudde'nin Zamanın Kıymeti (Pratik Baskı) adlı eseri, zamanı 'en büyük nimet' olarak tanımlayarak Müslümanların vakit bilincine yeniden dikkat çekiyor.
İslam dünyasının önde gelen hadisçilerinden Abdulfettah Ebu Gudde'nin Zamanın Kıymeti (Pratik Baskı) adlı eseri, zamanı 'en büyük nimet' olarak tanımlayarak Müslümanların vakit bilincini masaya yatırıyor. Prof. Dr. Enbiya Yıldırım'ın çevirisiyle Takdim Yayınları tarafından neşredilen eser ilgi görüyor.
Ebu Gudde, kitabında geçmişin büyük İslam limlerinin vakti değerlendirme biçimlerinden örnekler sunarak, çağdaş okuyucuya zamanı verimli kullanma çağrısı yapıyor. 160 sayfalık eser, karton kapaklı baskısıyla 13,5x21 cm boyutlarında yayımlandı. Liste fiyatı 210 TL olan kitap, klasik İslam düşüncesindeki 'vakit disiplini'ni günümüzün hızlı yaşam biçimiyle buluşturarak zamanın ahlkî boyutuna vurgu yapıyor.
1917'de Halep'te doğan Abdulfettah Ebu Gudde, Ezher Üniversitesi'nden 1948'de mezun oldu ve Arap Dili ve Edebiyatı alanında ihtisas yaptı. 1961'de Şam Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine başlayan Ebu Gudde, dört yıl sonra Riyad Şerîat Fakültesi'ne geçti. 1966'da Suriye'deki Baas yönetimi tarafından bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Serbest kaldıktan sonra on yıl boyunca hadis, hadis usulü ve fıkıh usulü dersleri verdi. 1997'de Riyad'da vefat eden Ebu Gudde, İslam ilimleri literatüründe derin araştırmaları ve klasik kaynaklara titiz yaklaşımıyla saygı kazandı. Yazarın yetmişten fazla eseri bulunuyor; Mevzû Hadisler ve Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed ve Öğretim Metotları gibi kitaplar Türkçede de yayımlandı.
Eserin Türkçe çevirisini üstlenen Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, 1955 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde hadis profesörü olarak görev yapan Yıldırım, Hadis Problemleri, Hadisçiler ve Çelişki, Hadiste Metin Tenkidi gibi çalışmalarıyla biliniyor. Klasik hadis metinlerine eleştirel yaklaşımıyla tanınan Yıldırım, İslam ilim geleneğini çağdaş yorumlarla yeniden gündeme taşıyor.
Zamanın Kıymeti (Pratik Baskı), zamanı yalnızca ölçülen bir kavram değil, yaşanan bir bilinç olarak ele alıyor. Ebu Gudde'nin anlatımı, geçmişin üretken vakit anlayışını bugünün bireysel sorumluluğuyla ilişkilendiriyor ve zamanı 'insanın sahip olduğu en kıymetli sermaye' olarak yeniden tanımlıyor.
Yeni baskıya önsözden
Kalemle öğreten, insana bilmediklerini belleten ve elçisi, Nebiyy-i Mükerrem Efendimiz Hz. Muhammed'i (sallellhu aleyhi ve sellem) bizlere gönderen Allah Tel'ya hamd olsun. Rabbim, ashabından, onlara hakkıyla tbi olanlardan, onların yolu üzere yürüyerek bilen, öğreten ve öğrenenlerden razı olsun.
Malum olduğu üzere, Allah Tel Kur'an-ı Kerim'iyle ve lemlerin efendisi elçisinin diliyle zamanın ve vakti belirlemenin hayatımızda ve amellerimizde ne kadar mühim olduğuna işaret etmiştir. Şer'i hükümleri bizlere beyan etmiş ve bunlara vakitleri ile eda edilmesi gereken süreler tayin etmiştir. Gevşek davranıp da vakitlerini geçirmekten bizleri sakındırmıştır. Allah Tel bu şekilde amellerimizi tanzim edip belirlenen vakitlerde yapmamız yoluyla bizleri eğitime, terbiye etmektedir. Nitekim bir ayet-i celilede Allah Tel şöyle buyurmaktadır:
'Namaz, müminler üzerine, vakitleri belirli bir farzdır.'¹
Efendimiz Rasûlullah (sas.) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
'Allah Tel'nın en sevdiği amel vaktinde kılınan namazdır.'²
Gerek erkek gerekse kadın her Müslüman için namaz ibadeti günde beş kez tekrarlanır. Eğer Müslüman kendi sinden istenildiği gibi, namazı ilk vaktinde kılarsa bu, vakti koruma, belirlenen zaman ölçeğine karşı hassas davranma yönünde müminin tabiatına bir ayarlama getirir. Bu da insanı zamandan murat edilen gayeyi tam olarak elde etmeye götürür.
İlk önce Allah Tel ardından da Nebi (sallellhu aleyhi ve sellem) vakitleri belirlemiş diğer pek çok ibadet arasında neden özel olarak namazı zikretmiştir? İşte burada büyük bir hikmet ortaya çıkmaktadır. Çünkü namaz günde beş kez tekrarlanmaktadır. Böylece peş peşe gelen kısa süreler içinde namazları eda eden kimse vakitlere karşı hassas olur, zaman dilimlerine dikkat eder ve her ibadeti belirlenen vakitte en güzel şekilde yapma alışkanlığı kazanır.
Yüce İslam, namazın dışında pek çok ibadetin vaktini de belirlemiştir. Hac, zekt, oruç, fıtır sadakası, kurban, sefer, teyemmüm, mestler üzerine mesh, süt emzirme, talak, iddet, ric'i talakla boşanan hanıma tekrardan geri dönme, nafakanın ne kadar süreyle verileceği, borcun süresi, rehin süresi, misafirlik müddeti, akika kurbanının kesileceği süre, hayız müddeti, nifas müddeti ve diğer meselelerle ilgili hükümlerde hep zamanı tayin etmiştir. Dinin bu şekilde vakit tayin etmesinde, gözettiği maslahat ve fayda vardır.
Bugün Müslümanların pek çoğu Yüce İslam'ın kendilerinin yönlendirdiği bu önemli prensipten gafildir. Çünkü aziz dinin hükümleriyle mükellef tutuldukları ilk günden itibaren, özellikle de namaz kılmaları gerektiği andan itibaren sanki bu yönde öğretilip terbiye edilmiyorlarmış gibi, yapılacak işleri uygun zamanlara ayarlamayı gidip başkalarından alıp öğreniyorlar.
(…)
Müslüman, hayatını yaşarken vakit hususunda çok dikkatli olmalıdır. Her işini muhasip ve uygun vakitte yapması gerekir. Vakit bir zaman ölçüsü olup Allah Tel'nın insana verdiği en büyük nimetlerden biridir. Vakit, gerek limin ve gerekse öğrencinin hayatında hem sermaye hem de kazançtır. Akıllı kimsenin bunu boş yere heba etmesi, hayatını boşa geçirip çarçur etmesi uygun olmaz. İşte bu sebeple hem kendimi hem de benim gibileri vakti değerlendirmeye teşvik için bu sayfaları toparlayıp yazdım. Ümidim odur ki bu eserde zikredilen ecdadımız ve geçmiş limlerimizle ilgili haberlerden istifade edilir. Başarıyı temin eden Allah Tel'dır.
Elinizdeki eser, İslam limlerinin Gözüyle Zamanın Kıymeti adlı çalışmamızın dördüncü baskısıdır. Allah'ın (celle celluh) lütfuyla beklenenin üzerinde alaka görmüş ve tutulmuştur. Okurlar, öğrenciler ve limler, okumak için teveccüh göstermişlerdir. Kitap üzerinde duran herkes onu güzel bulmuş, pek çok insan istifade etmiştir. Bu hizmetten dolayı Allah Tel'ya hamd ederim. İstikamet üzere bulunmanın ve doğruluğun hamisi O'dur.